Günlük hayatımızda birçok sorunla mücadele ediyoruz. Kimi mücadeleden galip kimi mücadeleden ise mağlup çıkıyoruz. Bu mücadeleler bazen bir insan bazen ise soyut bir problem oluveriyor. Bugün tam 16,5 yaşındayım. Kimi insan için 16 daha hiç bir şey olsa da bugüne kadar birçok insan tipi tanıdım.

Bazıları ömründen ömür çalarcasına insanın sınırlarını zorluyor bazıları ise size kendini farklı gösterip sizin yanınızdan ayrılınca sizinleyken taktığı maskeyi çıkartıyor. Bu kişilik tipi aslında bukalemuna da çok benziyor. Konumuna, durumuna ve zamanına göre bir kişiliğe bürünüyorlar. Bu bir hastalık olsa gerek. Neden bir insan birden çok kişiliğe sahip olmak ister ki? “Olduğun gibi ol” ya da “Olduğun gibi var ol” sözleri bu noktada kulağa daha bir anlamlı geliyor.

Gerçekten de kişinin her alanda, gerek arkadaş ortamında gerek ise iş ortamında yerine ve zamanına göre törpülemesi gereken pürüzlerini törpüleyerek özünde kendi olmasının önemi çok büyük. İnsanın kendi gibi davrandığı, kendi olduğu takdirde başka insanlar tarafından itici bulunması için bir sebep göremiyorum. Bugün 30, 40, 50, 60 yaşlarındaki insanlar bile kendi gibi davranmamalarının sonuçlarını zamanı geldiğinde yaşıyorlar.

Bunlar ne gibi sonuçlar mı? Ya çevrelerindeki insanlar gitgide azalıyor ve zaman geçtikçe yalnızlaşıyorlar ya da zamanında keşke “kendim” olarak konuşsaydım, istemediğim şeyler için “hayır istemiyorum” diyebilseydim diyerek pişmanlıklar yaşıyorlar. Bu yazıyı yazdım çünkü kimsenin kendi gibi davranmaması veya da kendi olmaması için hiçbir engel bulmuyorum. Herkes, çevresindeki insanlara karşı “kendi” olursa dünyanın daha güzel ve daha samimi bir hale geleceğine güvenim sonsuz. Şimdi lütfen herkes, 7’sinden 70’ine üstlerindeki kılıfları, yüzlerindeki maskeleri çıkartsın ve yeni hayatımıza, “kendiliğimize” ilk adımımızı atalım.